Bazı anne/baba uslu,ağırbaşlı çocukları daha çok sever, değer verir; bazısı ise yaramaz, gürültücü, afacan çocukları yeğler. Demek oluyor ki,anne/babanın çocuklarına tepkileri genellikle, çocuğun gerçek kişiliği ve yapısına göre değil de annr/babanın beklentilerine uyup uymadığına göre ortaya çıkarabilir.
Ancak,çocuk eğitiminde etkili olabilmek ve çocukla sağlıklı ilişkiler kurabilmek için ilk adım, çocuğu çocukluğuyla yani yaşının getirdiği doğal sınırlamalar ve yetersizliklerle kabul etmek, ona ileride olmasını düşlediğimiz yetişkinin veya kendimizin küçük bir kopyası olmadığından dolayı kızmamakla başlar. Beklentilerimizin gerçekleşmesini sabır ve güvenle beklersek, çocuğa da bu aşamaları atlatması için daha sağlıklı bir ortam hazırlamış oluruz. Zira çocuk çocuktur. Neden onu şimdiden yetişkinler dünyasına ayak uydurmaya zorluyor, ondan yaşından büyük davranışlar bekliyor ve beklentilerimize uymadığı için de kızıp eleştiriyoruz? Kaçımız çocukluğunu tam anlamıyla "çocuk" gibi yaşadı? Kaçımıza daha çocukken "hep büyük gibi davranması" önerilmedi? Kaçımızın içindeki çocuk hala kıpırdıyor? Bırakalım,çocukluk devresini doyasıya yaşasınlar, zaten yaşamlarının 3/4'ünü yetişkin olarak yaşamayacaklar mı?
Kaynak :Leyla Navaro _ Gerçekten Beni Duyuyor Musun?

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder