FALLİK DÖNEM (4-6 yaş)
3 - 6 yaş arasındaki zevk bölgesiyse genital bölgedir. Fallik dönem olarak adlandırılan bu yaşlarda Oedipus ya da Elektra kompleksi gelişebiliyor. Oedipus kompleksi erkek çocuğun babasını annesinden kıskanması ve bilinçaltından babasının ölmesini istemesi olarak tanımlanıyor. İsmini Yunan mitolojisinden alan kavram, hikâyede babasını öldürüp annesiyle evlenen Oedipus'a gönderme yapıyor. Ancak bu gizil duygular bir süre sonra çocukta kaygı uyandırmaya başlıyor. Annesine duyduğu arzu dolayısıyla hadım edileceği korkusu duymaya başlıyor. Elektra kompleksi ise kız çocuğun babasına duyduğu aşk dolayısıyla annesine olan kıskançlığını ifade ediyor. Bu aşk dolayısıyla cezalandırılacağını düşünen kız çocuk kaygı duymaya başlıyor. Ancak Elektra kompleksi kavramını Freud'un öğrencisi olan Jung'un geliştirdiğine parmak basmakta yarar var. Freud yalnızca Oedipus kompleksini açıklamakta. Gelişimin ilerleyen dönemlerinde, her iki cins de kendi hemcinsi ebeveynini kıskanmayı bırakıp onları örnek alarak kız çocuk babası gibi bir erkeği, erkek çocuksa annesi gibi bir kadını eş olarak etkileyebileceğini kavrıyor.
İğdişlik Korkusu
Fallik dönemde erkek çocuk için penis çocuğun bütün benliği, varlığı ile eşdeğer bir anlam ve önem kazanır. Toplumsal tutumların da desteği ile erkek çocuğunu kız çocuktan ayıran bu değerli, üstün organla ilgili olarak zihninde bir takım korkular gelişir, yok edilebileceği kaygısı doğar. Çocuğun bilişsel dünyasında henüz büyüsel ve animist° düşünce tümden kalkmadığı için yapılan korkutmalar gerçek olarak algılanır. Bu korkunun kızlardaki karşılığı Freud’un penise imrenme adını verdiği bir duygu ve tutumdur. Kız çocukta fallik dönem erkek çocuğa göre daha yavaş ve karmaşıktır. Kız çocuğun cinsel yaşamdaki ilk duygusu bir penisi olmadığını keşfetmesi ile ilgilidir. Derin bir eksiklik duygusu altında penise imrenme, kendisinde de penis olması isteği belirir.
Oedipus Üçgeni Ve Çatışması
Artık erkek ve kız çocuğun ilgi ve sevgisinde bir takım değişiklikler olur, daha önceki dönemlerde kendisine bakım veren anneye sevgi ve bağlılık duyulurken, fallik dönemde bu sevgi nesnesi karşı eşeyden bir kişi olarak görülmekte; böylece ilişkiye eşeysel bir anlam yüklenmektedir. 3 yaşlarından başlayarak çocukta karşı eşeyden en yakın kişiye cinsel duygularla yaklaşır. Yani karşı cinse özel bir sevgiyle yönelerek, aynı cinsle yarışmaya girişmesi ve ona karşı kıskançlık duyguları beslemesi olayı olumlu oedipus karmaşasıdır. Bu durumda çocuk aynı cinse bir yandan da sevgi duymakta ve onun gibi olmak istemektedir. Bir yandan da karşı cinsle olan sevgisi yüzünden aynı cinsi kıskanmakta, olumsuz duygular yaşamaktadır.
Oedipus kompleksinin çözümü sağlıklı gelişim için koşuldur, çünkü ödipal bağlardan kurtulmak ve rekabet sorunlarının çözümü kişiye özgürlük sağlar, bu durum gerçek kimliğin bulunmasına, anne baba dışındaki kişilerle dostluklar, yakın bağlar ve cinsel ilişkiler geliştirebilme olanağı sağlar. Ödipal sorunlar çocuklar kadar ebeveynlerin sorunlarıyla da bağlantılıdır. Çocukların bu dönemde ebeveynlere yaklaşım biçimleriyle ebeveynlerin çözülmemiş ödipal sorunları karşılıklı etkileşim içindedir. Bu da sorunların çözümünde önemli bir belirleyicidir. Ne yazık ki ebeveynlerin çözülmemiş çatışmaları gelecek kuşağa aktarılır ve yeni kuşağın sorunları çözmesinin önünde bir engel oluşturur. Bu duru sorunlarını kızlarıyla ilişkilerinde yineleyen, eş seçimini anne tasarımlarına göre yapan erkelerde düşünülebilir. Ancak bu döneme özgü cezalandırılma korkuları, suçluluk ve utanç duyguları sorunların çözümünü güçleştirir. Aynı cinse karşı olan kıskançlık duyguları nedeniyle cezalandırılmaktan korkar, en olası ceza da iğdiş edilmedir. İğdişlik korkusu ödipal sevgiden daha ağır basar, ve anneye olan sevgisini yavaş yavaş bırakır ve baba ile özdeşim yapar. Ve oedipus çatışması çözülür. Kız çocuktaysa anneyi kaybetme korkusu ödipal arzulardan vazgeçilmesine neden olur. Ve karşı cinsten ebeveyne sahip olma arzuları yerini kendi cinsinden ebeveynle özdeşime bırakır. Özdeşim yaparken yasakları, iyi ve kötü değerleri kendi kişiliğine sindirerek yavaş yavaş bir üstbenlik geliştirir.
Fallik Dönemde Saplanma
Ödipal çatışma ve iğdişlik korkusu çözülmemişse yetişkin yaşamda ödipal eğilimler, iğdişlik korkusu ya da bunlara karşı aşırı savunmalar geliştirebilir.
Fallik dönemde saplanmanın belirtileri: Anne-babadan kopamama, eş seçememe, anne-babadan ayrılınca suçluluk duyma, suçluluk nedeniyle aşırı düşkünlük gösterme, aşırı çekingenlik, girişim yapamama ve çabuk suçlanma eğilimleri, cinsel ilişkiden korkma, kaçınma, cinsel güçsüzlük korkuları, cinsel güçsüzlük- soğukluk, bedene zarar gelme korkusu ve hipokondriazise° eğilim, karşı cinse aşırı eleştirici ve olumsuz tutumlar, aşırı imrenme, cinsel kimlikte güvensizlik, cinsel kimlik sapmalarıdır.
Saplanmaya neden olabilecek durumlar:
Özdeşim olanaklarının yokluğu
Anne-babanın itici, korkutucu, suçlayıcı olması
Anne-babanın aşırı düşkün, çocuğu kendine bağlayıcı olması, çocuğun bağımsızlık eğilimlerini onu suçlu hissettirerek kısıtlamaları
Daha önceki dönemleri sağlıklı geçirmemiş olmak, temel güven ve özerklik duygusunun yetersiz kalması
Cinsel rollerin çok erken yaşta belirlenmesi, çok erken yaşta aşırı sorumluluk verilmesi
Cinsel konularda aşırı yasaklayıcı, suçlayıcı, utandırıcı, çocukluk atılganlığını ve girişimciliğini aşırı kısıtlayıcı tutum ve töreler.
Kısırlaştırılma kaygısının ve ve penise imrenmenin etkisi ve her ikisine karşı oluşan savunmalar ile fallik dönemden ortaya çıkan özdeşim örüntüleri insan karakterinin gelişmesinin birincil belirleyicileridir. Çözülmemiş ödipal sorunların etkisi altında; mutsuz evlilikler, arkadaş edinememe, tek bir insana saplanıp kalma, sık sık eş değiştirme, anne babaya çok benzeyen insanları arkadaş seçme ve cinsel sorunlar olabilir. Yine ödipal sorunların çözülmemesi durumunda kararsız, ne yapacağını bilemeyen, arkadaş edinemeyen, başarılı olamayan, sürekli bunaltı içinde olan ve kimlik bunalımı belirtileri gösteren kişilere yol açabilir. Ayrıca abartılı ve yoğun suçluluk duyguları, aşırı utangaçlık ve cezalandırılma korkuları da aynı çatışmaların sürmekte olduğunu gösterir. Devingenlik, öğrenme ve cinsel meraklara karşı toplumsal yasaklarla karşılaşmanın doğurduğu çekingenlik olabilir. Bu çağda aşırı korkutmalar, suçlandırma, cezalar ve atılganlığın kısıtlanması çocukta girişim kısırlığı ve aşırı çekingenliğe, ürkekliğe neden olabilir.
°Animistik düşünce, cansız varlıklara canlı gibi davranmaya denmektedir.
° Hipokondriazis , bir kisinin zamaninin buyuk bir bolumunu alacak sekilde hastalik ve saglik konulari ile asiri ugrasmasini belirtir. Bu kisilerde fiziksel bir bozukluk olmadigi halde, ciddi bir bicimde hasta oldugu kaygisi vardir. Surekli doktora giderler. Hastalar duygu durumu ile ilgili bir soru soruldugunda, hemen fiziksel yakinmalari dile getirir.


teşekkürler
YanıtlaSil