31 Aralık 2016 Cumartesi

Lütfen Anne



Ben artık büyüdüm anne. Yemeğimi kendim yiyebilirim. Ağzıma sığmayan kaşıkları zorla tepiştirmeni sevmiyorum. Sana yardım etmek istediğimde hızlıca gelip elimde ki bardakları alıyorsun, aman kırılır sen bırak diyorsun. Oyuncaklarımı toplamıyorum diye de kızıyorsun sonra. Biri bana soru sorduğunda benim yerime cevap vermeni de doğru bulmuyorum anne. Ben konuşabiliyorum, artık bireyim. 
O saatlerce açık kalan televizyona da inan sıkıntıdan bakıyorum, orada tekme atmayı ve uçmayı öğreniyorum ama sen kızıyorsun, keşke benimle oyun oynasan.Üstümü kirletiyorum diye söyleniyorsun ama ben çocuğum, üstümü kirletmeden oyun oynayamam ki. İnan çok zevkli sende denemelisin anne. Kendi yatağımda uyumak istiyorum diğer arkadaşlarım gibi ama beni aranıza alıyorsunuz. Ne ben rahat uyuyorum ne de siz.Sonra suçlu ben oluyorum.

Aşı olurken ağladım diye bana erkekler ağlamaz sus, dediniz ama benimde duygularım var anne ben bir insanım. Erkek olmam bana bazı haklar tanımamalı, bunu en çok senin bilmen lazım anneciğim. Beni Paşam, prensim diye seviyorsun o zaman kendimi çok önemli biri zannediyorum. Lütfen babama da söyle, ben ne güçlü bir erkeğim ne de ileride kızların canını yakacak bir çapkınım, sadece sıradan bir çocuğum.  
Bazen seni dinlemiyorum diye bana bağırıyorsun, beni dinlemediğin zamanları hatırlayabilir misin anne? Herkesin içinde sana ters bir şeyler söylerim diye yüzüme hep endişeyle bakıyorsun, farkındayım anne. Beni herkesin içinde azarladığında da benim için endişeleniyor musun peki? 

Beni öpmek istediğinizde izin vermezsem kızmayın, bu benim bedenim o yüzden söz sahibiyim. Bir tane öpersen çikolata vermem , diyenlere izin verme anne. Yoksa bir çikolata için canımı çok yakabilirler .Beni tanımadığım amcalarla, abilerle korkutmak ileride beni cesaretsiz ve başkalarının ne dediğini önemseyen biri yapmaz mı anne? Beni kolay kandırmazlar mı anne? Fikirlerimi savunamaz bir insan olmam mı anne?


Neden bana soru sorduğumda güzelce açıklamıyorsun? Neden işte ya da öyle olması gerekiyor diye saçma cevaplar veriyorsun? Bilgiye ihtiyacım olduğunu göremiyor musun anne? Kitap oku anne bana ,en çokta resimli olanlardan olsun. Kırmızı Başlıklı Kız gibi beni korkutan, travmatik kitaplardan değil. Beni de götür beraber seçelim anne. Kucağına alıp sarıl bana belki de en çok buna ihtiyacım var. Bana sevgini göster anne. Çünkü ben seni dünyada ki her şeyden çok seviyorum taaaa Satürn’e kadar hem de.  

30 Aralık 2016 Cuma

EŞKÂL-İ HAYAT

Hayat 

Hayat anlık duyguların esaretinden kurtulma yeri mi?

Ucuz sürprizler yaparak ona olan bağlılığımı gün geçtikçe kaybeden bir ben miyim?

Umut var diyorlar ama benim umutlandığım gün başkası karalar bağlamıyor mu?

Ben mutsuzken başkası ömrünün en şahane günlerini yaşamıyor mu?

Aynaya bile bakmaktan utandığım günlerde başkası gülücüklerini saçmıyor mu?

Uğruna kaç gün ,kaç saat ölünmeli yeniden seni sevebilmek için!

Sana güvenebilmek için kaç gün daha dayana-bilmeliyim bu kış ayazına?


30.04.16 izmir

29 Aralık 2016 Perşembe

Farkındasın

Bir ağacın gölgesinde 
Geçmişten,huzursuzluktan ve hoyratlıktan…
 korunur insan,
Sırtını bir köke yasladın mı bağlanırsın ona
Gücü seni içine alır
Kendini bırakırsın…
Çocukluğun şuan gözlerinin önünde
Ve
Umutların gün batımında havalandırdığın uçurtmanın kuyruğunda
 Güneş gözünü alıyor
Kamaşan gözlerin umutlarında
Ilık bir rüzgar…
Ve yaşamının farkındasın !



25.08.2014 00:09 Bornova




Ve dahası




Bugün dışarıda tuhaf bir ses var
kedide
rüzgarda
yolda ilerleyen arabada
karşı binada ki evin titrek salon ışığında
soğumuş ellerini ovuşturan dışarıdaki adamda
uyumamak için direnen çocukta
otobüste diline takılan şarkıyı çıkarmaya çalışan
genç kızda 
yarin sabaha ekmek bulmak için kapı kapı dolaşan
kadında 
bugünü de bitirdik diye söylenen yalnız
insanlarda 
ve 
dahası her yerde ...

2 Ağustos 2015 Pazar

Adaletsizliğin Çocuklara Anlatılması

Hep bahsettiğimiz ama hiç bir zaman kelime anlamı ile örtüşmeyen bir adalet kavramı mevcut günümüzde. Saçma sapan yerlerde keyfi uygulanan kişisel  adalet (?) artık toplumsallaşmalı. Fikirsel ayrılıklar , etnik , dini ,ideolojik ayrılıklarla somutlaştı . Beşi bir yerde gibi olduk, al boynuna as, hepsi de degerli elbette. Fakat ayril ayriş nereye kadar. Bezdik  gari. Ey adalet geldiysen kapıyı üç kere tıklat tatlım.Sana ihtiyacımız var.
Bunun suçlusu o ve ya bu değil.Payımıza düşen ortalama suç değeri  farklı olsa da ortak nokta şu; hepimizin parmağı var bu işte. Belki anlamadık, anlatamadık, anlasakta uygulayamadık, önemsemedik, erteledik, gücümüz yetmedi,örgütlenemedik, çocuk oyuncağı da sanmış olabiliriz....
Kafamın karışık olduğu şu günlerde kendimi ve bir çok değeri,olayı,anlamı,durumu  keşfe çıkmış bulunmaktayım.Tam tersi mümkün olsaydı bir çok şeyin ,daha değişken daha ılımlı bir sonuca varır mıydık? Sizin de kafanızı karıştırdım değil mi? Ne anlatıyordum kafa gitti bir an ,hıııh tamam çocuklara hayata dair bir çok şeyi açıklama yaparak anlatmaya çalışıyor, deneyimleme çağlarında ise tamamen rehberlik ediyoruz. Bu rehberlik zamanı geldiğinde onlara anlatmakta zorlanacağımız bir sürü konu olması hayli doğal,biz bile adaletsizliği, hukuksuzluğu ,eşitsizliği,savaşları anlayamamışken çocuğumuzun anlamasını nasıl bekleyebiliriz. Anladığı eksik bilgilerle ne kadar verimli olabilir ki?



Baştan söyleyeyim her ne kadar çocuklara yazılmış olsa da büyük küçük demeden okunması gereken özel  bir  kitap. Kitapta ki konu başlıkları adaletsizliğin çocuklara anlatılması, eşitsizlikler,adalet,polis,işçiler,yabancılar,yaşlılar,engelli ve özürlüler,konut,savaşlar,erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsizlik. Bu başlıklar hakkında kısaca yapılması doğru olan davranışları ve sorgulamayı anlatmış.Gerçeklerle yüzleştiğimiz zaman pes edip,kabuğumuza çekilmektense mücadele etmemizi söylüyor yazarımız.Ve şu sözlerle kitabı son buluyor ;Eğer adalete sadık kalmayı sürdürürsen, o seni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayacak iyi bir arkadaşın olacaktır.












Kitabın yazarı Denis Langlois bir avukat .Adalet ve adalet sistemi uygulamaları konusunda bir çok kitap yazdı.






15 Temmuz 2015 Çarşamba

Çocuğunuzu Kabul Ediyor Musunuz?

Çocukların bazı davranışlarını, kendi davranışlarımıza benzedikleri için daha fazla kabul ederiz. Bazı anne /baba  ise çocuklarının kendilerininkine benzemeyen davranışlarını daha kolay kabul ederler. İki veya  fazla çocuklu anne/babalar , çocuğun birinde kabul ettikleri bir davranışı diğerinde kabul etmediklerini gözleyebilirler. Bunun nedenleri farklıdır. Bazen çocuğun ilk,ikinci veya üçüncü çocuk oluşuna bağlı olabilir. İlk çocuklar daha katı kurallarla,daha büyük beklentilerle büyütülür, ikinci çocukta anne/baba, çocuk bakımı ve eğitimi konusunda artık daha deneyimli ve daha güvenli, dolayısıyla daha az endişeli ve rahattır; çocuğun bazı davranışlarına daha az tepki gösterir. Davranışları kabul edip etmeme, çocuğun cinsiyetine de bağlı olabilir. Anne/baba,genellikle çocuklarının erkekse afacan,kızsa uslu olmasını ister,tersi olunca da tepki gösterirler. Ayrıca, çocuğu kabul edip etmeme, ailenin değerlerine de bağlıdır.



Bazı anne/baba uslu,ağırbaşlı çocukları daha çok sever, değer verir; bazısı ise yaramaz, gürültücü, afacan çocukları yeğler. Demek oluyor ki,anne/babanın çocuklarına tepkileri genellikle, çocuğun gerçek kişiliği ve yapısına göre değil de annr/babanın beklentilerine uyup uymadığına göre ortaya çıkarabilir.
Ancak,çocuk eğitiminde etkili olabilmek ve çocukla sağlıklı ilişkiler kurabilmek için ilk adım, çocuğu çocukluğuyla yani yaşının getirdiği doğal sınırlamalar ve yetersizliklerle kabul etmek, ona ileride olmasını düşlediğimiz yetişkinin veya kendimizin küçük bir kopyası olmadığından dolayı kızmamakla başlar. Beklentilerimizin gerçekleşmesini sabır ve güvenle beklersek, çocuğa da bu aşamaları atlatması için daha sağlıklı bir ortam hazırlamış oluruz. Zira çocuk çocuktur. Neden onu şimdiden yetişkinler dünyasına ayak uydurmaya zorluyor, ondan yaşından büyük davranışlar bekliyor ve beklentilerimize uymadığı için de kızıp eleştiriyoruz? Kaçımız çocukluğunu tam anlamıyla "çocuk" gibi yaşadı? Kaçımıza daha çocukken "hep büyük gibi davranması" önerilmedi? Kaçımızın içindeki çocuk hala kıpırdıyor? Bırakalım,çocukluk devresini doyasıya yaşasınlar, zaten yaşamlarının 3/4'ünü yetişkin olarak yaşamayacaklar mı?


Kaynak :Leyla Navaro _ Gerçekten Beni Duyuyor Musun?

20 Haziran 2015 Cumartesi

Cinsel Gelişim Dönemleri / Genital Dönem

GENİTAL DÖNEM (12-18 Yaş)

Ergenlik dönemi, aşağı yukarı 12 yaştan sonra başlar, çocuk kişiliğinden yetişkin kişiliğine geçiş dönemidir. 3-7 yaş arasındaki fallik dönem bu dönemi en fazla etkileyen dönemdir. Gerek fiziksel gerekse bedensel değişimlerin çok hızlı olduğu bir dönemdir. Çocuk davranışı yerini olgun davranışa bırakırken bu hızlı değişim karmaşa, yetersizlik ve güvensizlik duygularının yaşanmasıyla istenmeyen davranış biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bir olumsuzluk evresidir. Olumsuzluk bireyin yaşama ilişkin karşı bir tavır almasını ifade eder. Özellikle erinliğin başlarında bu karşıt tutum pek belirli ve yoğundur. Cinsel olgunlukla bu durum düzelir.





Hızlı fiziksel gelişme ve buluğa erme ile içsel, cinsel dürtüler artmaktadır. Öğretmenler, ergenin ilgi ve ihtiyaçlarını gelişim özelliklerini tanıyıp ,ona anlayışlı ve saygılı davranarak problemlerini çözümlemede yardımcı olabilirler. Ergenlik döneminde ve sonraları cinsel enerji, cinsel organlarda toplanır. Yetişkinlikte kişinin kimi cinsel sorunları ilk basamaktakilerle birlikte ortaya çıkar.Bu nedenle,çocuğun bu basamakları normal atlatmasına önem verilmelidir.Vücutları arasında değişiklik yarışına girebilirler. Aşka ilgi de artar. Gençler aynı ya da karşı cinsten akranlarına, yetişkin rol modelleri olan, _ pop yıldızlarına, spor kahramanlarına, öğretmenlerine – aşık olabilirler. Flört edebilirler, öpüşme ya da birbirlerine çıplak dokunma sergileyebilirler ve bunları gizli yaşarlar. Deneyimlerini arkadaşlarıyla paylaşırlar.
Genital dönem öncesinin nesne seçimleri doğaları itibariyle narsistiktir. Birey kendi bedenini uyararak doyum sağlar. Bireyler sadece kendi bedeninden aldığı doyuma bazı hoşlanımlar katabilirler. Ergenlik döneminde özseverci duyguların bir kısmı gerçek nesne seçimlerine yönelir. Ergen, diğer insanları yalnızca özseverci araçlar diye değil, onları düşünerek sevmeye başlar.Bu dönemde yine cinsel çekicilik, toplumsallaşma, grup etkinlikleri, meslek planlaması ve yuva kurma isteği belirir. Ergenliğin sonuna doğru toplumsallaşmış ve diğer insanları düşünerek yapılan nesne seçimleri oldukça tutarlılık göstermeye başlar artık birey hoşlanım arayan özseverci çocuktan, gerçeklere yönelik toplumsallaşmış yetişkine dönüşür.
Genital dönemin en önemli ve belirgin işlevi üremeye yöneliktir. Psikolojik süreçler ise bu işlevin başarılmasına yardım eder.